- Nurettin Mart'tan Belediye Başkanına Çağrı
- Kış Kapıda; Yalnız Bırakma
- Ellek Millet Bahçesi Otağı Ziyaretçilerini Bekliyor
- Ellek Belediye Başkanı Abbas Yeşildemir, hizmetlerine ara vermeden devam ediyor
- Osmaniye valisi Dr. Erdinç Yılmaz, Mahalle Muhtarları ile bir araya geldi
- Düziçi Belediye Başkanından Karne Şenliği
- Düziçi Kaymakamı Turgay İlhan, Düziçi ilçesine bağlı Köylere ziyarette bulundu
- Namaz ve Kerahat vakitleri
- Düziçi Belediyesi eski köprüyü yeniledi
Sorumluluk almaktan kaçan, gayesiz insanlar…
Abdulvahap Filiz
abdulvahap_f@hotmail.com
Yer yer Ellek kasabasına telefon ediyorum bazı arkadaşlarıma… Ya da tanıdığım kişilere ve büyüklerime ve bazen da, ziyaret ettiğim ve konuştuğum insanlar beni hiç anlamıyorlar. Son zamanlarda çözmeye başladım. Konuşmalar değişmiş, çekiştirmeler başlamış. İnsanlık esas olarak saygı ve sevgiyi değil başkalarını çekiştirme, kıskanma ve haset gibi duyguları hayatlarının esası olarak almalarından dolayı, Allah ‘ta öyle bir zillet vermiş ki, tıpkı Musa (a.s) kavmi gibi kırk yıl Tur-u sina’da dolandığı gibi bu yaşayan nesilde aynen öyle devam edip gitmektedir hayata…
Tabi bu insanlar da, kendilerine lütuf verildiğini sanmaları da işin başka bir sakat yönü. İnsanlar asli değerlerinden öyle bir ayrılışla ayrılıyorlar ki, kendi öz asli değerlerini göz kırpmadan kulak ardı edebiliyor istediğinde… Hayat felsefeleri öyle bir değişmiş ki, şu an sorsan o kişiye, yüce duygulardan bahsederken, geri planda kafasının arkasında yatan, sadece dünyevi bazı çıkarlardır. Bu dünyevi çıkarları eline geçirdiği dakika itibariyle ondan mutlu kimse yoktur. Çünkü hayatının değeri ve gayesi sadece birkaç şeyden ibaret olan bu insanlar için diğer değerlerin pek kıymeti asliyesi yoktur… Kendilerine ait doğruları da yok bunların. Hep başkalarının doğruları ile hareket etmekteler aynı zamanda. Bir türlü kendileri olamıyor , işin asıl sakat yönü de burası zaten. İnsan önce kendisi olmalıdır. Başkası olduğu zaman da kendi asli karakter ve imajı yok olup gitmektedir.
Hayatın gayesi sadece; Bir ev, bir araba, bir hatun ve az bir gelir olarak noktalanmamalıdır bence…. Hayatın gayesine bu olmamalıdır. İnsan hayatı, daha yüksek ve ulvi duygu ve düşünceleri içerisine almakta ve taşımaktadır. İnsan kendisini sınırlı bir kafesin içerisine sokmamalıdır. Üç kuruşluk dünya hayatını elde etmek için hayatını zehir etmemelidir…
Deve kuşunun kafasını kuma sokarak gizlenmesi ve kaçması gibi, insanda gerçeklerden kaçmak yerine mücadele yönünü seçmelidir. Haksızlıkları Ellek kasabasında gördüğü halde korkusundan ses çıkarmayan, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan hadisi gibi, insan iyi şeyler yapmamaktadır.
Ne zihniyet be…!!! Namaz kıldığı halde, ötlek ve korkak bir nesil… Allah’a iman ettiği halde bana değmeyen yılan bin yaşasın düşüncesiyle yaşayan korkak tipler… Namaz kıldığı halde, üç kuruşluk dünya hayatını kaybederim diye korkan, ne idüğü belirsiz ham ruhlar… Kafası dünya’ya çalışan ve daha kur’an okumasını bilmeyen, okuduğu Fatiha da en az yedi tane yanlışı çıkan, aklı gözüne inmiş ahmaklar…
Koskoca hayatı, mideyi rahat ettirmek ve geçici şu dünya hayatı için dayayıp düşediği evi ve hiç ilgilenmediği kabir yatağını unutan akılsız ve sefil insanlar… Hayatını Allah adına ayarlamadan geçen, en az altmış yıllık hayatını dünya’yı imara çalışıp kabir kapısında uyanan ve uyandığında, bir işe yaramayan, kıldığı iki rek’at namazla övünerek, cennet hayal eden sefiller….
Kendisi sabah namazına gittiği halde evladını yatakta bırakan zavallılar… Dünya da kör olarak yaşayıp ahrete kör olarak giden, nev zuhur nesil… Allah kitaptan bahsedilince uykusu gelen, davul zurnadan bahsedince sabahlara kadar oturan, zevk ve huşu içerisinde etrafını çekiştiren olgunlaşmamış yaftalar ve yobazlar ancak sanırım asrımızda bulunmaktadır…
Sonuç olarak bu kısa yazıya sığdıramayacağımız çok nedenler. Kasasını , tasasını düşünen Müslüman… Yeni yetişen nesli ile ilgilenmeyen, sadece politikacıların güdümünde giden, onların doğrularına göre haraket eden ve Allahın emrine göre hayatını ayarlamayan, Allah benden ne isityor, ne yapmam gerek diye kendisine sormayan, kitabında oku dediği halde en az "on dakika” dahi olsa, Kur’an tefsirinden ya da bir hadis kitabından, okuyarak bu "oku” ayetine, iman etmesi gerekirken, hiç alaka göstermediği gibi yakın sahasına dahi sokmamakla, büyük cürüm işleyenlerle, aval aval SEYREDENLER !!!….
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Af Medya’ya aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazı sadece “http://www.ellekhaber.com” tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.