- Nurettin Mart'tan Belediye Başkanına Çağrı
- Kış Kapıda; Yalnız Bırakma
- Ellek Millet Bahçesi Otağı Ziyaretçilerini Bekliyor
- Ellek Belediye Başkanı Abbas Yeşildemir, hizmetlerine ara vermeden devam ediyor
- Osmaniye valisi Dr. Erdinç Yılmaz, Mahalle Muhtarları ile bir araya geldi
- Düziçi Belediye Başkanından Karne Şenliği
- Düziçi Kaymakamı Turgay İlhan, Düziçi ilçesine bağlı Köylere ziyarette bulundu
- Namaz ve Kerahat vakitleri
- Düziçi Belediyesi eski köprüyü yeniledi
Rahata tapan Müslümanlar (2)
Abdulvahap Filiz
abdulvahap_f@hotmail.com
Aç devenin yemek kabına hücum ettiği gibi ahir zamanda dünya milletleri üzerinize hücum edecektir dediği zaman Peygamberimiz(s.a.v), sahabe-i kiram sorar; "Ya Rasulullah biz o zamanlarda az mı olacağız ki; "Hayır siz o gün daha da fazlasını, suyun önünde giden çer-çöp gibisiniz. Allah o gün "Vehn"i kâfirin kalbinden alır sizin kalbinize yerleştirir. "Vehn" nedir? Ya Rasulullah derler.
"Vehn" ; "Dünya Sevgisi ve Ölüm Korkusu." Ebu Davud'daki bu hadiste, Allah Rasulu, iki kelime ile özetliği mesele, bu gün dünya üzerinde uluslararası devlerin stratjisini oluşturmaktadır. Önce şu konuya bir açıklık getirelim.
Kasası, tasası yerinde olan birisi, yazın yazlıkta, kışın kışlıkta, bir eli yağda, bir eli balda, sıcak sudan soğuk suya girmeyen bir el ve altında son model bir araba ya da başka bir şey...
Sizce, böyle bir insan ölmek ister mi? Hayır, artık bu insan nefsinin ve rahatın kölesi olmuş, rahatı ilahlaştırmış, bu insana korku musallat olmuş...
Yani, bir insana korkuyu musallat etmek isterseniz, önce onun refah düzeyini yükseltmeniz lazım, refah düzeyi yükselen bir insanda şayet, sağlam İslami bir eğitimden geçmemiş ise, çürümeye başlamış demektir.
Genelde insanlar, kendileriyle ilgili-gittiği yolun yanlış olduğunu bildiği halde- rahatını bozmaya kıyamadığı için ya da denemeye çalışmadığı için, katlanmaya tercih etmekteler. İşte bunlar, değişmekten korktukları için, kurdukları rahatlık hayatını benimseyerek, rahtlığın tuzağına düşmüş oluyorlar ve tapınma başlıyor... Sonuç olarak, karşınızda, "etliye sütlüye karışmayan bir Müslüman tipi ortaya çıkıyor."
Halbuki, Peygamberimiz(s.a.v) diyor ki; " Kötülüğü gördüğünde, elinle değiştir. Buna gücün yetmiyorsa, dilinle değiştir. Buna da gücün yetmiyorsa, kalbinle buğz et diyor."Hadis.
Günümüzde insanı etkisi altına alan iki büyük hastalık vardır. Birisi maddeye diğeri de güce tapmaktır. Dünyayı da yöneten iki zümre vardır, birisi iktisat, diğeri siyaset... İnsanlar bu iki durumun birinde yer almaktadır. Peygamberimiz(s.a.v) diyor ki; "Benden sonra artık putlara tapacağınızdan korkmuyorum fakat dünyaya ve maddeye olan sevginizden korkuyorum" demiştir.
Maddecilik rahat düşkünlüğünün sonucudur. Rahat ise insanı geriletir ve ahlaken zaafa uğratır.
Benim arabam, benim evim, benim yazlığım, benim siyasi gücüm, ben, ben, ben... Eşya mı insan için, İnsan mı eşya için... Hayatımızı ihtiyaçlarımıza göre mi ayarlıyoruz yoksa zevkimize göre mi ayarlıyoruz... Neye göre... Nesin sen? Kimsin? Bu dünyaya neden geldin? Ne için gönderildin? Sadece şu adi, bayağı dünya hayatını kurmak için mi geldin? İnsanlık bu mu? Hangi değerleri taşıyorsun?
Allah(c.c) diyor ki, "Biz insanı en güzel şekilde yarattık."(Tin-4)... İnsan maddenin ya da makamın etkisinde kalarak rahatın peşinde koşuyorsa, Kur'an'ın ifadesine göre, "Hayvandan daha aşağı bir mertebeye düşüyor" demektir.
Asli görevini unutarak, şu dünya hayatında, Allah yolunda koşturması gereken insan, neme lazımcılık içinde ise kurt gövdeye girmiş demektir. Dünyanın peşinde koştuğu kadar, Allah yolunda ve İslam'a hizmet yolunda koşmuyorsa, 60-70 yıllık hayatında Kur'an-ı Kerim'i öğrenmeden öbür aleme gidiyorsa, tüm zamanını boş boş kahvehaneler de geçiriyorsa, Kur'an öğrenimine gelince zamanım yok diyorsa, o kişi otursun ağlasın bahtsız haline...
Düşünüyor musunuz? Allah(c.c) bir insanı dünyaya gönderiyor, arkasından kitabı Kur'an-ı Kerim'i gönderiyor ve "kul" olan insan 60-70 yıl dünyada yaşıyor ve kitabı açmadan öbür tarafa gidiyor. Peki sormayacak mı ona, ben seni dünyaya ne için gönderdim diye...
Bırakın bu boş tumturaklı lafları beyler, bayanlar.... Futbolcuların ve artistlerin isimlerini ve hayatlarını bildiğiniz kadar, Hz Muhammed'in (s.a.v) hayatını okuyarak bilmiyorsan, dizileri takip ettiğiniz gibi, okuduğunuz surelerin durumunu kontrol etmiyorsanız, nasıl namaz kıldığınızı ya da ilmihali araştırıp öğrenmiyorsanız... Oturup halinize ağlayın...
Kur'an diyor ki; "Koşulacak en güzel yol, Allah'ın yoludur. Bırakın dünyayı, her şeyden önemli olan, Kur'an ve sünnet yoludur...Koşmak isteyen bunun için koşsun, kazanmak isteyen bunun için koşsun, Asıl önemli olan bu yol, diğer dünya metaları, sizi Allah'ın yolundan alıkoymasın, hatta çocuklarınız dahi, onların iaşelerini hazırlayayım derken, sizleri ibadetinizden geri koymasın" diyor.
Yoksa büyük bir hüsrana uğrarsınız da, geri gelmeye de güç yetiremez siniz.
Allah(c.c) sonumuzu hayr eylesin..amin
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Af Medya’ya aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazı sadece “http://www.ellekhaber.com” tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.