Bulundugunuz sayfa: Ana Sayfa › Haberler

Mızraklı İlmihal ve Namaz

02 April 2015 21:44 Kategori Yazarlar


Hacı Ayşe Filiz
abdulvahapfiliz1@gmail.com

Ve dahi namazın farzı on ikidir. Yedisi taşrasında (dışında), beşi içinde:

Taşrasında olan: Hadesten taharet, necasetten taharet, setr-i avret, istikbal-i kıble, vakit, niyet, iftitah tekbiri. İçinde olan: Kıyam, kıraat, rükû, sücûd, ka’de-i ahîrede teşehhüt miktarı oturmak.

Dahi hadesten taharet (manevî temizlik); abdesti yok ise abdest almağa, cünüp ise gusül etmeğe, abdest ve gusül iktiza ettikte su bulunmazsa teyemmüm etmeğe derler. Hadesten taharet üç şey ile tamam olur:

1. İstincasına dikkat etmekle,

2. İstibrasına dikkat etmekle,

3. Abdest azalarını yıkamada ve başına meshte farz olan yerlerde (kuru) bir yer bırakmamak ile,

Necasetten taharet (maddî temizlik) üç şey ile tamam olur:

1. Namaz kılarken giydiği esvabını necasetten pak etmekle,

2. Namaz kılarken bedenini pak etmekle,

3. Namaz kıldığı mekânı pak etmekle.

Setr-i avret (örtünme) üç şey ile tamam olur:

1. Erkekler göbeği altından dizi altına varıncaya dek olan azalarını örtmek ile,

2. Hürre (cariye olmayan) hatunlar yüz ve el ve ayaktan mâda cümle bedenlerini örtmek ve göstermemek ile,

3. Azatsız cariyeler arka ve göbekten diz altına varınca örtmekle.

İstikbal-i kıble (kıbleye dönmek) üç şey ile tamam olur:

1. Kıbleye durmakla,

2. Namazın tekmiline kadar göğsünü kıbleden ayırmamakla,

3. Allahu azimü’ş-şan’ın divan-ı mânevisinde zelil olmak ile.

Vakit üç şey ile tamam olur:

1. Her namazın evvel vaktini bilmek ile,

2. Her namazın âhir vaktini bilmek ile,

3. Namazı vakt-i mekruha (mekruh vakte) var durmamak ile.

Niyet üç şey ile tamam olur:

1. Kıldığı namaz farz mıdır, vacip midir, sünnet midir, müstehap mıdır bilmek ile,

2. Dünya umurunu (işlerini) kalbinden çıkarmakla,

3. Allahu azimü’ş-şan’ı görmüş gibi bilip ibadet etmekle.

İftitah tekbiri (başlama tekbiri) üç şey ile tamam olur:

1. Ellerini kulağına kaldırmak,

2. Tekbiri tazim üzere etmekle,

3. Kalbinden hazır olmak ile.

Kıyam (ayakta durma) üç şey ile tamam olur:

1. Kıyama durmakla,

2. Secde yerine bakmak ile,

3. Kıyamda iken iki tarafına sallanmamak ile.

Kıraat (Kur’an okuma) üç şey ile tamam olur:

1. Cehr (açıktan ve sesli) okunur ise sadasını çıkarmak, gizli okunur ise sağır olmayan kimse kendi işitecek kadar hurufatı (harfleri) tashih ederek okumak ile,

2. Kur’an-ı Kerim’in mânasını tefekkür etmekle,

3. Tecvit üzere okumak ile.

Rükû üç şey ile tamam olur:

1. Rükûya kemaliyle varmak ile,

2. Bel ile başı beraber olmak,

3. Tumanînet (itminan) üzere durmak ile.

Secde üç şey ile tamam olur:

1. Secdeye sünnet üzere varmak ile,

2. Burnu ile alnı beraber olmak ile,

3. Tumanînet üzere olmak.

Ka’de-i ahire (son oturuş) üç şey ile tamam olur:

1. Erkekler sağ ayağını dikip sol ayağı üzerine oturmak ile ve hatunlar makatını yere koyup ayaklarını sağ tarafından çıkarmak ile,

2. "Tahiyyat’ı tazim üzere okumak,

3. Ka’de-i ahîrede salavat ve dua okumak ile.

Ve dahi namazın kemali mertebe kabul olmasının şartı: Huşu ve takva ve malâyaniyi terk ve terk-i kesel ve ibdâd. Huşu, Allahu azimuş-şan’dan havf etmeğe; malâyaniyi terk demek, dünyasına ve ahıretine yaramayan sohbeti terk etmeğe; terk-i kesel, namazın efâlini edada üşenmekliği terk etmeğe; ibdad, ezan-ı Muhammedi okunduğu vakit her işi terk edip cemaata müdavemet etmeğe derler.

Namazın içinde riayeti ehem olan altı şey bunlardır: İhlas, tefekkür, havf, reca, rü’yet-i taksir, mücahede. İhlas, amelinde hulûs etmeğe; tefekkür, namaz içinde olan meseleleri düşünmeğe; havf, Allahu azimü’ş-şan’dan korkmağa; reca, Allahu azimü’ş-şan’ın rahmetini ummağa; rü’yet-i taksir, kendini taksirat üzere bilmeğe; mücahede, nefis ile ve şeytan ile cenk etmeğe derler.

Ezan-ı Muhammedi okundukta İsrafil aleyhis’s-selâm Sûr’a üfüre(yor) deyü ve abdeste kalkarken kabrimden kalkıyorum deyü, camiye giderken mahşer yerine gidiyorum deyü, müezzin ikamet edip cemaat saf saf olurken bu insan(lar) mahşer yerinde yüz yirmi saf olup seksen safı bizim peygamberimizin ve kırk safı sâir peygamberlerin ümmetleri olsa gerektir deyü, imama uyduktan sonra imam Fatihayı şerifeyi okurken sağımda Cennet, solumda Cehennem, ensemde Azrail, karşımda Beytullah, Önümde kabir, ayağım altında Sırat, acaba benim sualim asan (kolay) olur mu, ettiğim ibadet âhirette başıma taç ve yanıma yoldaş ve kabrimde çerağ olur mu, yoksa kabul olmayıp eski bez gibi yüzüme vurulur mu deyü tefekkür etmek gerek.

Ve namazın vacipleri yirmibir kadar beyan olmuştur:

1. İmamın arkasında "Sübhaneke”den gayrı bir şey okumamak,

2. İmam ve yalnız kılan, farzların iki rekâtında ve sair namazların her rekâtında birer kere Fatiha-yı şerife okumak,

3. Dört ve üç rekâtlı farzların iki evvelki rekâtlarında ve sâir namazların her rekâtında zamm-ı sûre etmek,

4. Üç ve dört rekâtlı farzlarda Fatiha-yı şerifeyi iki evvelki rekâtlarda tahsis etmek,

5. Bir farzdan bir farza intikal etmek,

6. Fatiha’yı (zamm-ı) sûreden evel okumak,

7. Ka’de-i ûlâ (ilk oturuş) da oturmak,

8. Ka’de-i ûlâda Tahiyyat okumak,

9. Ka’de-i ahîre (son oturuş) de Tahiyyat okumak,

10. Selâm lafzı ile namazdan çıkmak, 11. Salat-ı vitir (vitir namazı) de Kunut duasını okumak,

12. Bayram namazını kılarken zait (ilave) olan tekbiri almak,

13. İhfa (gizli) ile okunacak yerde ihfa ile okumak,

14. Cehr (açıktan, sesli) ile okunacak yerde cehr ile okumak,

15. Tadil-i erkân{Tadil-i erkân: Namazı belli tertip ve düzene uygun olarak kılmak, namazdaki bedenî hareketlerin, okumaların vs. hakkını vermek, aralıkları düzgün yapmak vs.} üzere kılmak,

16. Kendi namazda okursa yahut imamından işitirse tilavet secdesin(i) etmek,

17. İktiza etmiş ise secde-i sehv{Secde-i sehv (yanılma secdesi): Namaz kılarken unutma veya yanılma yoluyla bir farz geciktirilir, bir vacip geciktirilir veya terkedilirse namazın sonunda bir tarafa selâm verilir, bir secde daha yapılır, oturulur, dualar okunur ve selâm verilir. Bu fazla secdeye secde-i sehv denir.} etmek,

18. Dört rekât olan farzlarda ka’de-i ûlâda Tahiyyat okuduktan sonra eğlenmeyip kalkmak,

19. Her halde imama tâbi olmak,

20. Özrü yok iken farzları cemaatle kılmak —bir kavle göre-,

21. Kurban bayramının arefesinin sabah namazından dördüncü günün ikindi namazına kadar farzların akabinde tekbir almak,

Ve dahi namazın otuz dört kadar sünnetleri beyan olunur:

1. Misvak tutunmak,

2. İftitah tekbirinde ve vitrin Kunut tekbirinde ellerin(i) kulaklarına ve avretler omuz beraberine kaldırmak,

3. İftitah ve Kunut tekbirlerinde avuçlarını kıbleye teveccüh ettirmek,

4. Kıyamda ellerin(i) bağlamak,

5. Sağ elini sol eli üzerine komak,

6. Erler göbeğinden aşağı ve avretler göğsü beraberine bağlamak,

7. Her namazın evvelki rekâtında imam olsun, cemaat olsun, yalnız olsun "Sübhâneke” okumak,

8. İmam ve yalnız kılan her evvelki rekâtında "Sübhâneke”den sonra "eûzü” okumak,

9. Kezâlik imam ve yalnız kılan cümle rekâtlarda Fatiha-yı şerifin evvelinde "besmele”-i şerife okumak,

10. İmam "ve le’d-dâllîn” dedikte imam ve cemaat ve yalnız kılan kendisi Fatiha-yı şerifeyi bitirdikte yabcacık (yavaşça) "âmin” demek,

11. Kıyamdan rükûya iner iken tekbir almak,

12. Rükûda ellerin(i) dizlerinin üzerine koyup parmakların(ı) açmak,

13. Rükûda üç kere "Sübhâne Rabbiye’l-azîm” demek,

14. Rükûda beli ile başı beraber tutmak,

15. İmam ve yalnız kılan rükûdan kalkarken "semiallâhu limen hamideh” demek,

16. Cemaat ile ve yalnız kılan rükûdan kalktıktan sonra "rabbenâ leke’1-hamd” demek,

17. Kıyamdan secdeye inerken”Alluhu ekber” demek,

18. Secdede üç kere "sübhâne Rabbiye’l-a’lâ” demek,

19. Evvelki secdeden kalkar iken "Allahü ekber” demek,

20. İkinci secdeye iner iken "Allahü ekber” demek,

21. Secdede el parmakların(ı) bitiştirmek,

22. Erler secdede dizi üzerine secde edip oyluklarını karnından ayırmak ve hatunlar oyluklarını karnına yapıştırmak,

23. İkinci secdeden kalkar iken "Allahü ekber” demek,

24. Sağ ayağını dikip sol ayağının üzerine oturmak —erkeklere göre—, nitekim yukarıda geçti,

25. Ka’de-i ahîrede "salavât” duasın(ı) okumak,

26. Sağ yanına ve soluna selâm verirken baş(ı) çevirmek,

27. Tahiyyatta ellerin(i) dizlerinin ucuna beraber tutup parmakların(ı) kendi haline bırakmak,

28. Secdede elleri ve ayak parmaklarını kıbleye çevirmek,

29. Secdeye vardıkta ellerini kulaklarına beraber tutmak,

30. Yedi aza üzerine secde kılmak (alın-burun, iki el, iki diz, iki ayak),

31. Dört rekât olan farzların son rekâtlarında yalnız Fâtiha-yı şerife okumak,

32. Sünnet-i şerife üzere ezan-ı muhammedî okumak,

33. Cemaatla olsun, yalnız olsun farzlarda ikamet (kamet) etmek,

34. İmam olan adam namazdan sonra yüzünü cemaata döndürmek.

Ve dahi namazın on sekiz kadar müstehapları beyan olunur:

1. Müezzin ikamette "hayye ale’s-salah” dediği zaman cemaat eğlenmeyip kalkmak,

2. İftitah (başlama) ve Vitrin Kunut tekbirlerinde erkekler baş parmağını kulağının yumuşağına dokundurmak,

3. Kıyamda ellerini bağladıkta bileğini pekçe tutmak,

4. Kıyamda secde yerine bakmak,

5. Rükûda ve secdede beş (ve)ya yedi kere teşbih etmek,

6. Rükûda ayak üzerine nazar etmek (bakmak),

7. Rükûda ayakların(ı) kavuşturmak,

8. Kıyama kalkar iken (ayakları) açmak,

9. Yüzünden evvel elini yere koymak,

10. Secdede yüzünün iki yanına nazar etmek,

11. Selâm verirken omuz başına nazar etmek,

12. İmamın solunda olan kimse selâm verirken imama ve Hafaza meleklerine ve cemaata niyet etmek,

13. İmamın sağında olan kimse Hafaza meleklerine ve cemaata niyet etmek,

14. Sağında ve solunda kimse yoğise ancak Hafaza meleklerine niyet etmek,

15. Namaz içinde terini silmek,

16. Öksürüğü terk etmek,

17. Esnemeği terk etmek,

18. Tahiyyata oturdukta oylukları üzerine bakmak.

Ve dahi namazın âdapları:

1. Yalnız kılmış yahut imam ile kılmış selâmın akîbinde "Allâhumme ente’s-selâmu ve minke’s-selâmü tebarekte yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm” demek,

2. Âyete’l-kürsî okumak,

3. 33 kere "sübhanellah” demek,

4. 33 kere "elhamdülillah” demek,

5. 33 kere "Allahu ekber” demek,

6. Bir kere "la ilahe illallâhu vahdehu la şerike leh lehu’l-mülkü ve lehu’l-hamdu ve huve âlâ külli şey’in kadîr” demek,

7. Ellerini kıble-i dua (dua kıblesi) olan Arş’a kaldırıp hulûs üzere dua etmek,

8. Cemaatle ise duayı beklemek,

9. Dua esnasında "âmîn” demek,

10. Duanın hitamında (sonunda) elini yüzüne çalmak.

Ve dahi namazın mekruhları:

1. Boynunu eğip iki yanına bakmak,

2. Üzerinde bir şey ile oynamak,

3. Özürsüz secde yerini süpürmek,

4. Erler ellerini göğsüne beraber tutmak,

5. Parmaklarını çıtlatmak,

6. Özürsüz bağdaş kurup oturmak,

7. Secdede bir ayağını kaldırmak,

8. Ekâbirden birinin yanına varamayacağı esvap (elbise) ile namaz kılmak,

9. Adam yüzüne karşı kılmak,

10. Ateşe karşı kılmak,

11. Bedeninde ve libasında suret (canlı resmi) olma,

12. Esnemek,

13. Ellerin(i) kıbleden çevirmek,

14. Kelb (köpek) gibi inciklerin(i) dikip oturmak,

15. Gözlerini yummak,

16. Başı kabak (açık) kılmak,.

17. Ellerin(i) kıbleden çevirmek,

18. Cemaatle kılarken önünde boş saf var iken geriki safta kılmak. Eğer yanında adam var ise kerahet-i tenzihiyye, yalnız kalırsa kerahet-î tahri-miyye ile mekruhtur. Bu surette vacibi terk etmiş olur, cebren li’n-noksan (eksiği tamamlamak ve düzeltmek için) ol namazın iadesi lazım gelir,

19. Hâil (engel) yoğiken kabre karşı kılmak,

20. Necasete karşı kılmak,

21. Er ile avret (erkek ile kadın) yanyana namaza durmuş, başka başka kılmak,

22. Ayak yolu haceti (tuvalete gitme ihtiyacı) var iken kılmak. Bu dahi eğer şiddetli ise kerahet-i tahrimiyye ile mekruhtur,

23. Secdeye iner iken özürsüz ellerin(i) evvel komak,

24. Bir rükünde iki kere bir yerin(i) kaşımak. Eğer bir rükünde elini kaldırarak üç kere kaşırsa namaz fasit olur,

25. İmamdan evvel rükûya varmak,

26. İmamdan evvel rükûdan kalkmak,

27. İmamdan evvel secdeye varmak,

28. İmamdan evvel secdeden kalkmak,

29. Bir şeye dayanıp kalkmak,

30. Secdeden kalkarken ellerinden evvel dizlerin(i) kaldırmak,

31. Yüzünde ve gözünde toz var imiş, süpürmek,

32. İkinci rekâtta, evvelki rekâtta okuduğu sûreden bir sûre atlamak,

33. Evvelki ve ikinci rekâtlarda yahut bir rekâtta bir sûreyi iki kere okumak -nafile namazda caizdir-,

34. Aşağıdan yukarı yani meselâ evvelki rekâtta "Tebbet” sûresini ve ikinci rekâtta "İzâ câe” sûresini okumak,

35. İkinci rekâtta evvel okuduğu sûreden üç âyet miktarı yahut ziyade okumak,

36. Özürsüz bir yere dayanıp kalkmak,

37. Sinek koğmak,

38. Omuzların(ı) açıp namaz kılmak,

39. Sahrada ise sütreyi{Sütre: Açık alanda veya insanların geçebilecekleri yerlerde namaz kılmak mecburiyeti olursa namaz kılan secde edeceği yerin önüne taş, tahta, ayakkabı gibi bir şey koyar ki buna sütre denir.} terk etmek,

40. Adam geçecek yere durmak,

41. El parmakları ile rükûda ve secdede teşbihleri saymak,

42. İmam mihrabın içinde olup önünde bir perde çekilse içeride kalacak mertebe derin olan mihrapta olmak.

43.İmam mihraptan gayrı yere durmak,

44. İmam bir arşın miktarı yalnız olarak cemaattan aşağıda cemaat yukarıda durmak,

45. Âmini cehr (yüksek ses) ile demek,

46. Kıyamda okuduğunu rükûda tamam etmek,

47. Rükûda okuduğunu kıyamda tamam etmek,

48. Bir ayağı üzerine durmak,

49. Namazda sallanmak,

50. Namaz içinde bir şey koklamak.

Ve dahi 55 kadar namazı bozanlar beyan olunur:

1. Dünya kelâmı söylemek,

2. Kendisi işitecek kadar gülmek (başkası işitecek kadar gülmek namazla birlikte abdesti de bozar),

3. Amel-i kesîr{Amel-i kesîr: Çok ve fazla iş, davranış anlamına gelen bu terim namazı bozan unsurlardan biri olarak birkaç şekilde açıklanıyor ise de en yaygın ve kolay anlaşılır tanımı şudur: Namaz kılanın yaptığı bazı namaz dışı hareketler (el kol hareketi, kaşınma, sallanma vb.), dışardan bakan birine onun namazda olmadığı intibaını verirse bu hareketler amel-i kesirdir ve namazı bozarlar; vermezse amel-i kalil (az iş ve davranış)dır ve mekruh olmakla beraber namazı bozmazlar.} işlemek,

4. Özürsüz farzın birini terk etmek,

5. İhtiyarsız farzın birini terk etmek,

6. Dünya hususu için ağlamak,

7. Özürsüz boğazını ayıtlamak,

8. Sakız çiğnemek,

9. Bir rükünde üç kere bir yerini kaşımak yahut elini kaldırarak birbirine vurmak,

10. Musafaha etmek (tokalaşmak),

11. Kendi işitecek kadar iftitah (başlama) tekbirini almamak,

12. Kendi işitecek kadar okumamak,

13. İçeride namaz kılarken dışarıdan birisi çağırdıkta "la havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm” yahut "sübhânellah” demek. Lâkin muradı haber vermek ise namazı fasit olur, eğer namaz içinde olduğunu bildirmek ise fasit olmaz,

14. Kasıt ile selâm almak,

15. Ağızında şeker olup lezzet verip suyu boğazına kaçmak,

16. Dışarda namaz kılarken ağızını havaya açıp dolu ve yağmur boğazına kaçmak,

17. Hayvanın yularını üç kere tartmak,

18. Üç kere elini kaldırarak yahut üç kere burarak kehle (bit) ve pire emsali hayvan öldürmek,

19. Bir rükünde üç kıl koparmak,

20. Üç harf olarak oof demek,

21. Bir ayağıyla davan yani at üstünde şer’a mutabık olarak namaz kılarken bir rükünde özengiyi üç kere tepmek,

22. İki ayağıyla bir kere davan yani evvelki suret gibi özengiyi tepmek,

23. İmamdan ileri durmak,

24. Özürsüz bir saf kadar yürümek,

25. Saçını ve sakalını taramak,

26. Er ile avret beraber imama uyup ve imam dahi avrete niyet etmiş iken yanyana kılmak. Ve aralarında perde yok ise erin namazı fasit olur, eğer perde yahut bir adam namaz kılacak kadar açık mahal var ise erin namazı tamamdır,

27. Kendi imamından gayrıya feth etmek (okuma sırasında tıkanılan veya yanlış okunan yeri söylemek),

28. Bir avret boş yerde imama uyarak durup sonradan cemaat gelip saf doldukta erlerin safı avrete yetişse avretin sağında ve solunda ve arkasında olan üç ademin namazı fasit olur.

29. Çocuğunu kucaklamak,

30. Bir şey yemek yahut bir şey içmek,

31. Dişinin arasında kalan nohut kadar ziyade şey yutmak,

32. İki eliyle yakasın(ı) kavuşturmak, başında olan kisvesini eliyle çıkarmak yahut çıkarıp giymek,

33. Bir musibet işitmekle "innâ lillâhi ve inna ileyhi râciûn” (Biz Allah’a aitiz ve O’na döneceğiz) demek,

34. Bir sürür işitmekle "elhamdülillah” demek,

35. Bir adam namaz içinde aksırıp "elhamdülillah” demek -bir rivayette-,

36. Namaz kılarken yanında aksırana "yerhamükellâh” demek,

37. Aksıran adam namazda iken "yehdîkümullâh” demek,

38. Er avretini namazda öpmek,

39. Namazda duada altun ve gümüş ve sâir dünya metâma müteallik bir şey istemek,

40. Göğsünü kıbleden özürsüz çevirmek,

41. Secdede iken ayağın(ı) yerden kaldırmak,

42. Okuduğu Kur’an’ı yanlış okumak -mânası bozulacak kadar olur(sa)-,

43. Avret çocuğunu emzirmek,.-eğer süt bir kerede çıkarsa namazı bozulur; eğer iki kere, üç kere emzirse süt çıkarsa da çıkmazsa da namazı fasit olur-,

44. Namaz içinde ayakların(ı) sürümek,

45. Hayvana üç kamçı vurmak,

46. Kapalı kapıyı açmak,

47. Üç harf yazı yazmak,

48. Kaftanını giymek,

49. Dizliğini giymek,

50. Hayvan üzerinde özürle farz namaz kılarsa hayvanın yönünü kıbleden çıkarmak,

51. Hayvanın üzerinde yük yapmak,

52. Kalbinden mürted olmak (dinden çıkmak),

53. Cünüp olmak yahut avretler hayız görmek,

54. İmam abdestim bozuldu zanniyle yerine âhari (başkası) geçmek,

55. Mâna teğayyür olunarak (bozularak) bir harfin yerine ahar (başka) harf okumak,

Ve dahi namazı bozmayanlar; önünde boş saf varise, bir ya iki adımda varırsa veya âmin dese -eğer bir ahar (başka) kimseye cevap değil ise-, kaşıyla gözüyle bir kimsenin selâmını alsa, birisi gelip kaç rekât kıldınız dese, parmaklarıyla işaret etse, bu suretlerin cümlesinde namazı bozulmaz. Bir yere bevl olunmuş (işenmiş), kuruyup pak olsa orada namaz kılınır, amma teyemmüm olmaz.

Salat’da lügat mânası da var ıstılah mânası da var. Lügat mânası Allahu azimü’ş-şan’dan rahmet ve meleklerden istiğfar ve müminlerden dua etmeye derler. Istılah mânası efâl-i malume ve erkân-ı mahsusaya derler ki Türkçe namaz denilen ibadete salat ıtlâkı bu mânayadır. Efâl-i malume namazın taşrasında (dışında) işlediğimiz fiillere, erkân içinde olan rükünlere derler ki ancak namaza mahsustur.

Ve dahi bir gün Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem Hazreti Ali kerremellâhu vechehu ve radıyallâhu anhu hazretlerine saadetle "Ya Ali namazın farzına, vacibine, sünnetine, müstahabına riayet etmek gereksin” dedikte ensardan bir zat buyurdu ki "Ya Resûlellah, Hazreti Ali bunların cümlesini bilir, bize bu namazın farzına, vacibine, sünnetine, müstahabına riayet etmenin faziletini beyan eyle, biz dahi ona göre amel edelim”. Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem hazretleri buyurdular ki, "Ey benim ümmet ve ashabım, namaz Allahu azımü’ş-şan’ın hoşnut olduğudur, feriştehlerin (meleklerin) sevdiğidir, peygamberlerinin sünnetidir, marifetin nurudur, amalin efdalidir (amellerin en faziletlisidir), bedenin kuvvetidir, rızkın berekâtıdır, canın nurudur, duanın kabulüdür, Melekü’l-mevt (Ölüm meleği: Azrail) arasında şefaatçidir, kabirde çerağdır, Münker ve Nekir hazeratında cevaptır, yevm-i kıyamette (kıyamet gününde) üzerine sayeban (gölgelik), Tamu (Cehennem) ile kendi arasında perdedir, Sırat’ı yıldırım gibi geçiricidir, Uçmak’ta (Cennette) başına tacdır, Cennet’in miftahı (anahtarı)dır. Bir kimse cemaat ile iki rekât namaz kusa, başlı başına yirmi yedi rekât namaz kılsa yine cemaat ile kılınan ikinin sevabı ondan ziyadedir”. Bir rivayette "başlı başına bin rekât namaz kılsa yine cemaat ile kılınan ikinin sevabı ziyadedir”.

Cemaat ile kılmanın sevabı çoktur, lakin birkaçını beyan etmişler:

1. Müminler bir araya geldikte birbirlerine muhabbet hasıl olur,

2. Cahiller âlimlerden namazın mesailini öğrenirler,

3. Bazının namazı kabul olur ve bazının olmaz, kabul olanların hürmetine olmayanların namazı dahi kabul olur.

Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem hazretleri ayıttı (dedi): "Ey benim ümmetim ve ashabım. Sizin için iki tarik (yol) koydum; (biri) Kur’an-ı azimü’ş-şan, biri sünnetimdir. Bunlardan gayrı yol tutan ümmetim değildir”.

Ve dahi namazı vakti ile kılmanın fazileti çoktur amma bir kaçını beyan etmişler:

1. Yüzünün nuru olur,

2. Ömrünün berekâtı olur,

3. Duası kabul olur,

4. İnsanın hayırlısı olur,

5. Cümle müminler ona muhabbet eder.

Ve dahi namazın vaktini geçirip kılmanın on beş zararı vardır; beşi dünyada, üçü vefat ederken, üçü kabirde, dördü meydan-ı Arasat’ta. Dünyada olan beş zarar:

1. Yüzünde nur olmaz,

2. Ömründe berekât olmaz,

3. Duası kabul olmaz,

4. Bir mümin karındaşı dua emanet eylemiş olsa o da kabul olmaz,

5. Sair ettiği ibadetlerin sevabı eline girmez.

Sekerât-ı mevtte (ölüm sırasında) olan üç zarar:

1. Aç,

2. Susuz,

3. Hor ölür.Ne kadar taam etse (yese) doymaz, ne kadar su içse kanmaz.

Kabirde olan üç zarar:

1. Kabri sıkar, kemikleri biribirine geçer,

2. Kabri ateş dolar,

3. Onun üzerine bir ejderha musallat olur, onun adına akra’ derler. Onun elinde bir kamçı ola, ateşten bir günlük uzunluğu ola, onunla bir kere vurur, yerin dibine geçer, yine çıkar, bir dahi vurur böylece kıyamete kadar ol kimseye azap etse gerektir.

Meydan-ı Arasat’ta olan dört zarar:

1. Hesabı şedit olur,

2. Allahu azimü’ş-şan’ın gadabına müstahak olur,

3. Cehennem’e dahil olur,

4. Alnına üç satir yazı yazılır; evvelki satır "bu kimse Allah’ın gadabına müstahaktır”, ikinci satır "Allah Taâlâ’nın hakkını zayi edicidir”, üçüncü satır nitekim "sen Allahu azümü’ş-şan’ın hakını zayi ettin ise bugünkü günde Allah’ın rahmetinden baîdsin (uzaksın)”.

Ve dahi "namaz dinin direğidir”, bir adam namaz kılar, dinin direğini diker, üzerine sayeban kurar, altında selamet bulur. Bir adam dört vakit namazı bile bile terk eylese, sonra kaza etmese üç mezhebe göre katli lazım gelir. Bizim mezhebimize göre katli lazım gelmez ama ekber-i kebâirden bir büyük günah işlemiş olur ve habs-i medid (uzun ve devamlı hapis) lazım gelir. Bir adam bir vakit namazı bile bile terk eylese sonra kaza etse bir hafta miktarı yani ahırette seksen yıl yansa gerektir. -Ahıretin bir günü bu dünyanın bir yılı kadardır, ahıretin yılları ona göre hesap olunur-.

Ve dahi imama uyanlar dört nevidir: Müdrik, muktedi, mesbûk, lâhık. Müdrik: İftitah tekbirini (namaza başlama tekbirini) imam ile beraber alana; muktedî: İftitah tekbirini imam ile beraber almayıp sonra alana; ve mesbûk: İmam rekâtların birini ya ikisini kıldıktan sonra uyana; ve lâhık: İftitah tekbirinde beraber uymuş ama sonra hades vaki olup (abdesti bozulup) tekrar abdest alıp, gelip, imama uyar yine mukaddem uyduğu gibi bila kıraat rükû ve sücud tesbihlerin(i) eder, namazı kılar ona derler (ki) imamın ardındaki gibidir. Eğer dünya kelâmı söylemediyse böylece kılar. Lakin camiden çıktıktan sonra pek yakın mahalden abdest almalı, zira ileriye giderse namazı fasit olur demiş var.

Ve dahi bir adam gelip imamı rükûda bulsa, rükûya yetişeyim deyü acele edip tekbiri iner iken alsa, imama uymuş olmaz, imamı rükûda buldukta imama uyup tekbiri ayakta tekmil edip sonra rükûya gider, (rükûda) imamın beli ile beraber olup teşbih ederse ol rekâta uymuş olur. Amma rükûya iner iken imamın beli doğrulsa ol rekâta erişmiş olmaz.

Ve dahi namazın beş yerde tadil-i erkânını terk etse İmam Ebu Yusuf a göre namazı fasit olur. Amma İmameyn’e (İmam Azam ve İmam Muhammed) göre fasit olmaz, lakin vacibi terkten cebren li’n-noksan (eksiği tamamlamak ve gidermek için) iade lazım olur. (Tadil-i erkânın) terkinin yirmi altı kadar zararı vardır:

1. Fakirliğe sebep olur,

2. Ahıret uleması ona buğz eder,

3. Adaletten düşer, şahadeti makbul olmaz,

4. Namaz kıldığı mekân yevm-i Kıyamet’te aleyhine şehadet eder,

5. Bir kimse tadil-i erkânsız namaz kılarken öte yanında biri görüp söylemese günahkâr olur,

6. Ol namazı geri çevirmek (iade etmek) üzerine vacip olur,

7. İmansız gitmesine sebep olur,

8. Namazın hırsızı olur,

9. Allah Taâlâ’nın nazar-ı rahmetinden sakıt olur,

10. Kıldığı namaz eski bez gibi yevm-i cezada (ahirette) yüzüne vurulur,

11. Allah Taâlâ’ya münacatta sû-i edep etmiş olur,

12. Namazın fazla olan sevabından mahrum olur,

13. Sair ibadetlerin sevabı verilmemeğe sebep olur,

14. Nâra (ateşe) müstahak olur,

15. Cahiller(in) onu görüp tadil-i erkânı terk etmelerine sebep olur,

16. İmamına muhalefet etmiş olur,

17. İntikalâtta (geçişlerde) olan sünnetleri terk etmiş olur,

18. Allahu azimü’ş-şan’ın gadabına mazhar olur,

19. Şeytanı sevindirmiş olur,

20. Cennet’ten ırak olur,

21. Cehennem’e yakın olur,

22. Kendi nefsine zulm etmiş olur,

23. Tâhir (temiz) olan nefsini mülevves etmiş olur,

24. Sağında ve solunda olan melâikelere eziyet etmiş olur,

25. Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellemi mahzun etmiş olur,

26. Cemî-i mahlûkata (bütün yaratıklara) zararı dokunmuş olur, zira ol adamın günahı sebebine yağmurlar yağmaz ve yerlerde ekinler bitmez ve yağmur vaktiyle yağmaz olur.

Ve dahi imamın arkasına durana yüz sevap ve sağında durana yetmiş beş sevap ve solunda durana elli sevap verilir. Evvelki safta durana yirmi beş sevap, ikinci saftan tâ geri safa varıncaya kadar durana on sevap verilir. Bu sevapların bir tanesi bin vukıyye, o vukıyyenin her bir tanesi bin dirhem ve o dirhemin her bir tanesi Uhut dağından ağır gelse gerektir.

Ve dahi bir adam iftitah tekbirini imam ile beraber alsa, güz günlerinde ağaçların yaprağı rüzgâr estikçe ne şekil dökülürse ol adamın günahları da öyle dökülse gerektir.

Bir gün Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem namaz kılarken bir kimse sabah namazında iftitah tekbirine yetişmedi, vardı bir kul azad eyledi, gelip Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve selleme ayıttı: Ya Resûlallah ben bugün, iftitah tekbirine yetişmedim, bir kul azad ettim, acaba iftitah tekbirinin sevabına nail olabildim mi?

Resûlüllah hazretleri Hazreti Ebu Bekir’e "sen ne dersin bu iftitah tekbirinin hakkında” deyü buyurdu. Ebu Bekir-i Sıddık radıyallâhu anhu buyurdu ki ‘Ya Resûlallah, kırk deveye mâlik olsam, kırkının da yükü cevahir olsa, cümlesini fukaraya tasadduk etsem yine imam ile beraber alınan iftitah tekbirinin sevabına nail olamam.”

Ondan Resûlüllah hazretleri "Ya Ömer sen ne dersin bu iftitah tekbirinin hakkında” dedikte Hazreti Ömer radıyallahu anhu ayıttı:” Ya Resûlallah, Mekke ile Medine arası dolu devem olsa, yükü cevahir olsa, cümlesini fukaraya tasadduk etsem yine imam ile beraber alınan iftitah tekbirinin sevabına nail olamam”.

Ondan Resûlüllah hazretleri "Ya Osman, sen ne dersin bu iftitah tekbiri hakkında” dedikte Hazreti Osman zi’n-nureyn radıyallahu anhu ayıttı: "Ya Resûlallah, ben gecede iki rekât namaz kılsam, her bîr rekâtta Kur’an-ı azimü’ş-şani hatm eylesem yine imam ile beraber alınan iftitah tekbirinin sevabına nail olamam”.

Ondan Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem hazretleri "Ya Ali, sen ne dersin bu iftitah tekbiri hakkında” dedikte Hazreti Ali kerremellâhu vechehu ayıttı: ‘Ya Resûlallah mağrip ile meşrık (bata ile doğu) arası küffar ile dolu olsa, Rabbim bana kuvvet verse, cümlesini kırıp katl eylesem yine imam ile alınan iftitah tekbirinin sevabına nail olamam”.

Ondan Resûlüllah hazretleri "Ey benim ümmet ve ashabım, yedi kat yerler ve yedi kat gökler kağıt olsa ve deryalar mürekkep olsa ve bütün ağaçlar kalem olsa ve cümle melâikeler kâtip olsalar, kıyamete kadar yazsalar yine imam ile alınan iftitah tekbirinin sevabını yazamazlar” deyi buyurmuş.

Ve eğer Allahu azimü’ş-şan’ın yarattığı melekler bu kadar mıdır dersen, Resûlüllah hazretleri Mirac’a çıktığı gece Cennet’i ve Cehennem’i ve Beyt-i mamur’u seyran ettikte bakıp gördü; Beyt-i mamur’u melâike tavaf edip giderlerdi. Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem ayıttı: ‘Ya karındaşım Cebrail, bu Beyt-i mamur’u tavaf edip giden melâike geri dönmüyor, onlar nereye giderler?” Ol vakit Cebrail aleyhi’s-selâm ayıtta: "Ya Habiballah, ben halk olduğum günden bugüne gelince(ye) kadar bu Beyt-i mamur’u tavaf edip giden melâike(nin) geri döndüğün(ü) görmedim, bir kere tavaf edene kıyamete kadar bir dahi nevbet gelmez” dedi.

Ve dahi bir adam namazda "eûzü besmele” okudukta Allahu azimü’ş-şan o kula bedeninde olan kılların sayısınca sevap verir. Ve "Fatiha-yı şerife” okudukta Allah Taâlâ hazretleri ol kula kabul olmuş hac sevabı verir. Ve rükûya vardıkta Allahu azimü’ş-şan ol kula nice bin altın sadaka etmiş sevabı ve rükûda sünnet üzere üç kere teşbih ettikte ol kula Allahu azimü’ş-şan hazretleri gökten inen yüzdört kitabı okumuş kadar sevap verir ve birer "semiallâhu limen hamideh” dedikte ol kulu Allahu azimü’ş-şan rahmet deryasına gark eder. Ve secdeye vardıkta ol kula Allahu azimü’ş-şan insanlar ve cinler adedince sevap verir, secdede sünnet üzere üç kere teşbih ettikte ol kula Allahu azimü’ş-şan’ın fazileti çoktur amma bir kaçını beyan etmişler:

1. Arş ve kürsü ağın kadar sevap verse gerektir,

2. Allahu azimü’ş-şan ol kulunu mağfiret etse gerektir,

3. Ol kul öldükte Mikâil aleyhi’s-selâm ol kulun kabrini günde bir kere ziyaret etse gerektir, tâ kıyamete kadar,

4. Kıyamet gününde Mikâil aleyhi’s-selâm ol kulu mübarek kanadı üzerine alıp şefaat edip Cennet-i a’lâya götürse gerektir.

Ve ka’de-i ahîreye oturdukta Allahu azimü’ş-şan ol kula fükara-yı sabirîn sevabı verir, – fukara-yı sabirîn sevabı ağniya-yı sakilinden (şükreden zenginlerden) beş yüz yıl evvel Cennet’e girse gerektir-. Ağniya-yı şakirîn onu görüp nolaydı biz dünyada iken fukara-yı sabirînden olaydık deyü temenni etseler gerektir. İki yanına selâm verdikte ol kula Allahu azimü’ş-şan "Cennet’in sekiz kapısı açıldı, ya mümin, her hangisinden girersen gir” deyü hitap etse gerektir.

Sekiz Cennet’in sekiz kapısı vardır, sekiz de miftahı (anahtarı) vardır: Evveli beş vakit namaz kılan müminlerin imanıdır, ikinci besmele-i şerifedir, altısı dahi Fatiha-yı şerife’nin içinde dahildir.

Sekiz Cennet’in evvelkisi Dâr-ı celâl, ikinci Dâr-ı karar, üçüncü Dâr-ı selâm, dördüncü Cennetü’l-huld, beşinci Cennetü’l-me’vâ, altıncı Cennetü adn, yedinci Cennetü’l-firdevs, sekizinci Cennetü naîm’dir. Dâr-ı celâl beyaz nurdandır, Dâr-ı karar kırmızı yakuttandır, dâr-ı selâm yeşil zeberceddendir, Cennetü’l-huld mercandandır, Cennetü’l-me’vâ gümüştendir, Cennetü adn altındandır, Cennetü’1-fîrdevs hem altından ve hem gümüştendir, Cennetü naîm kırmızı yakuttandır.

Cennet’e giren müminler ebedi onda kalırlar, hiç çıkmazlar. Onda olan huriler hayızdan ve nifastan ve yaramaz hulktan (huydan) berilerdir ve ne türlü taam ve şarap (yemek ve içki) isterler ise hazır önlerine gelir. Pişirmek ve kortarmak (kotarmak) olmaz. Başları üzerinde kuşlar uçar. Müminler köşklerinde oturur iken bunları görür, eğer sen dünyada iken bana böyle yakın gelsen ben seni kebap ederdim deyü kalbine geldiği anda nurdan tabak içinde henüz pişmiş önüne gelip tütüp durur. Onu yemeğe başlar, kemiklerini bir yere yığar, kalbine gelir ki şimdi bu yine kuş olsa idi deyü kalbine geldiği anda evvelki gibi kuş olup uçup gider.

Ve dahi Cennet’in toprağı miskten, binasının bir kerpici gümüşten ve bir kerpici altındandır. Cennet ehlinin her birine yüz er kuvveti verilir. Ehl-i Cennet’in en ednâsına yetmiş huri ve iki de dünya hatunu verilse gerektir, her birine cima ettikte lezzeti yetmiş yıl baki kalsa gerektir, daima bakire bulunsa gerektir.

Ve dahi Cennet’te dört ırmak akar, başı birdir, ayağı başka başkadır. Her birinin lezzeti birbirine uymaz. Onun birisi safi su ve birisi halis süt ve birisi Cennet şarabı ve birisi safi baldır.

Dahi Cennet’te yüksek köşkler vardır, eğilir, mümin ona biner nereye isterse götürür, bunun dünyada misli devedir.

Dahi Cennet’te Tuba ağacı vardır, kökü yukarıda, budaklan aşağıda. Onun dünyada misli ay ve güneş.

Dahi Cennet ehli yer içer, tebevvül ve tağavvut etmezler (küçük ve büyük dışarı çıkmazlar). Allah Taâlâ Cennet’te mümin kullarına hitap edip "kullarım, benden dahi ne istersiniz vereyim, zevk’u safada olun” diye, kullar dahi "ya Rabbi bizi Cehennem’den azad eyledin ve Cennetine idhal edip bu kadar huri ve ğılman ve vildan verdin, akla gelmedik ve gözler görmedik ve kulaklar işitmedik bu kadar nimetler verdin, dahi bir şey istemeye haya ederiz” dedikte Rabbü’l-âlemîn yine hitap edip "kullarım, sizin benden bunlardan başka isteyeceğiniz var” dedikte kullar dahi "ya Rabbi bizler dahi istemeye yüzümüz yoktur ve hem ne isteyeceğimizi bilmeyiz” dedikte Rabbü’l-âlemin buyursa gerek: "Kullarım, size dünyada bir mesele iktiza edince ne yapardınız?”. Onlar dahi "ulemaya varırdık, ol meseleyi öğrenip müşkilimiz hal olurdu” dedikte Hak Teâlâ hazretleri "imdi öyle ise sizler ulemaya danışınız, haber alınız, ne haber verirler ise size vereyim” deyü buyurdukta ulema "ya sizler cemalüllâhı unuttunuz mu, dünyada iken derdiniz ki Rabbimiz Cennet’te mekândan münezzeh olduğu halde cemalini bize gösterse gerek deyü arzu ederdiniz, onu isteyin” deyip onlar dahi rü’yet-i cemalüllâhı (Allah’ın cemalini görmeyi) istediklerinde Allahu azimü’ş-şan mekândan münezzeh olduğu halde cemal-i bâ-kemâlini gösterse gerek Hak Taâlâ’nın cemal-i pâkini gördükte nice bin yıl hayran kalsalar gerekdir.

Ve dahi Cennet’te kişi köşkünde otururken etrafından pencereler, önlerinde meyveler vardır. Kullar onu gördükte uzanayım, ol dalı çekeyim, meyveyi koparıp yiyeyim deyü hatırına geldikte oturduğu yerden kalkmağa ve dalı koparmağa hacet kalmaz, heman oturduğu yere dal önüne gelir, meyveyi koparır, ağzına kor, çiğneyip dahi lezzeti boğazına gitmeden kopardığı yerden bir dahi biter, ağızına koyduğundan olgun ve leziz. Böylece Rabbü’l-izzet bitirse gerektir.

Ve dahi cuma namazının şartı on ikidir:

1. Mısır (şehir) olmak ya mısra tâbi olmaktır,

2. Hutbe okumaktır,

3. Onda imam, padişah-ı İslâm hazretleri yahut (onun) tarafından mezun naibi (vekili) olmaktır,

4. Zuhr (öğle) vaktinde kılınmaktır,

5. Cemaat,

6. İzn-i âmm (umumi izin) olmaktır.{Burada sayılan şartlar Cuma namazının geçerli olabilme şartlandır. Cuma namazının farz oluş şartları ise şunlardır. 1. Erkek olmak, 2. Hür olmak, 3. Yolcu olmamak, mukim olmak, 4. Namaza gidemeyecek ölçüde hasta olmamak, sağlık, 5. Akıllı ve baliğ olmak.}

Ve dahi cemaat İmam-ı Azam’a ve İmam-ı Muhammed’e göre baliğ ve âkil ve erkek ve imamdan gayrı üç adam ve İmam-ı Ebu Yusuf a göre imamdan gayrı iki adam olmaktır -esah olan imameyn kavlidir-.

Dahi bir kimse imama cuma namazının ikinci rekâtının rükûunda yetişse İmam-ı Muhammed’e göre öğle namazını kılar amma İmam-ı Azam’a ve İmam-ı Ebu Yusuf’a göre teşehhüdde dahi yetişse cumayı kılar.

Ve hatip hutbe okurken bir kimse nafilede bulunsa (nafile namaz kılsa) iki rekât kılar ziyade kılmaz ve eğer cuma sünneti ise iki rekât kılardamı selâm verir yoksa dört rekâtı tekmil eder mi, ihtilaflıdır, esah olan dördü tamam eder.

Ve dahi cumanın vacibi beştir:

1. Ezan vaktinde her şeyi terk etmek,

2. Camiye sa’y etmek (koşmak),

3. Hatip hutbede iken nafile (namaz) kılmamak,

4. Dünya kelâmı söylememek,

5. Her şeyden sükût etmek.

Ve dahi cumanın müstahabı beştir:

1. Tîb-i rayiha (güzel koku),

2. Misvak

3. Pak libas (temiz elbise),

4. Tebkir: Tebkir deyü cuma namazı için camiye erken gitmeye derler. Zaman-ı saadette (Hz. Peygamber’in zamanında) ashab-ı kiram sabah namazından sonra dağılmayıp cumadan sonra dağılırlar idi. Bu ümmetten ibtida (ilk önce) terk olunan sünnet tebkirdir.

5. Gusül etmek.

Ve dahi cumanın mekruhları beştir:

1. Hatip hutbede iken selâm vermek,

2. Kur’an okumak,

3. Aksıran adama "yerhamükellâh” demek,

4. Yemek ve içmek,

5. Her amel-i mekruhu işlemek.

Ve dahi bayram namazının tekbirleri dokuzdur: Biri farz, birisi sünnet, yedisi vacip. İftitah tekbiri farz, evvelki rükû tekbiri sünnet, zevaid tekbirleri vacip ve ikinci rekâtın rükû tekbiri vacibe mukarenetle (bitişik olmakla) vacip.

 

 


Son Guncelleme: 02 Nisan 2015 21:44
  • Ziyaret: 5799
  • (Suanki Oy 3.0/5 Yildiz) Toplam Oy: 5
  • 0 1
  • Share on Twitter Share on facebook

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Af Medya’ya aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazı sadece “http://www.ellekhaber.com” tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.


Yazarın Diğer Yazıları



Farz, Vacip, Sünnet,Müstehap
Ehl-i Sünnet Olanların On Alameti
Cenaze Namazı
İslamın Binası Beştir
Mızraklı İlmihal ve 54 Farz
Mızraklı İlmihal ve Yoksulluğun Sebepleri
Mızraklı İlmihal ve Abdest
Mızraklı İlmihal ve İstinca, İstibra ve İstinka
Mızraklı İlmihal ve Teyemmüm
Mızraklı İlmihal ve Gusül
Mızraklı İlmihal ve Oruç
Mızraklı İlmihal ve Namaz
Mızraklı İlmihal ve Önsöz
Mızraklı İlmihal Fıkıh'ı en Tabanda Yaşamanın Adıdır