- Nurettin Mart'tan Belediye Başkanına Çağrı
- Kış Kapıda; Yalnız Bırakma
- Ellek Millet Bahçesi Otağı Ziyaretçilerini Bekliyor
- Ellek Belediye Başkanı Abbas Yeşildemir, hizmetlerine ara vermeden devam ediyor
- Osmaniye valisi Dr. Erdinç Yılmaz, Mahalle Muhtarları ile bir araya geldi
- Düziçi Belediye Başkanından Karne Şenliği
- Düziçi Kaymakamı Turgay İlhan, Düziçi ilçesine bağlı Köylere ziyarette bulundu
- Namaz ve Kerahat vakitleri
- Düziçi Belediyesi eski köprüyü yeniledi
Kurban olam ne olur anlat bana, sizin oralarda bayramlar nasıl geçiyor?
Abdulvahap Filiz
abdulvahap_f@hotmail.com
"Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat on ikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona”
Zaman acımazca gergefini nakış nakış örerken, ömür sayfaları çifter çifter menzile doğru akarken yine bir bayram arefesin de, karşınız da, hayata küsmüş bir şekilde, bayramı sorgularken, hayatın kısalığına rağmen, uzayan şu cümlelerimde; "Kurban olayım dillerine, anlat bana sizin oralarda bayramlar, nasıl geçiyor?”
"Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyveler sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak”
-Ne olur anlat bana, nasıl geçiyor bensiz bayramlar? Nice zamanlar varki, dört duvar arasında, geçmek bilmeyen bayram sabahları… Dalıp giden gözlerimin, uyuşmuş beynimin beni sürükleyip çekip götürdüğü o mekanlar dahi, hafızamdan sıyrılıp yokluğa doğru kayıp gidiyorken, içimdeki ateş kuvvetle ve hız kesmeden nefret ateşiyle birlikte akrabalık kurmakta…
-Atımın nalı yoktur, üzerinde çulu yoktur. Ne olur kurban olayım anlat bana, sizin oralarda bayramlar bensiz nasıl geçiyor? Bana inat buram buram tomurcuk kokan çiçekler açtı mı? Sabahın alaca karanlığında, yine tarlalara gidiliyor mu? Çimenler, yaseminler açtı mı, dere kenarların da… Hala sesler duymaktayım, içimden gelen homurtulara rağmen…
"Dertlerimi tespih yaptım, ya sabur diye çekiyorum”.
-Dediler yarin geldi. Doğru mu? Ne olur anlat bana, sizin oralar da bayramlar bensiz nasıl geçiyor? Zamana inat direnen saçlarım renk değiştiriyor. Söylesene bana, geldiğimde bulabilecek miyim, geride bıraktıkları mı? Söylesene, pencere kenarına bıraktığım bardak hala orada duruyor mu? Ararsam bulacak mıyım kaybettiğim ayran tasımı..Hadi bi anlatı ver bana da, biraz rahatlayayım… Yoksa ben düş mü görüyorum, ben mi değiştim yoksa çevrem mi değişti. Ne oluyor bana, kurban olayım söyle bana, neden zevk almıyorum gelen şu bayramlardan…
-Al hırkamı çul ediver ya da göl başını yol edeyim. Ne olur anlat bana, sizin oralarda bayramlar bensiz nasıl geçiyor? Altın yüzüğüm suya düştü. Bağlarım koptu, zayıf belim kırıldı, hissetmiyorum bir şeyler, can evimden vuruldum. Ne nal kaldı, ne de çul… Hiç gelemem, beklemeyin beni… Yaşayan bir ölü görmek istiyorsanız… Kıble’ye bakın.
-Ne olur anla beni, bunlar yeni bir dünyaya açılışın muştuları, asla geriye dönüş olmayacaktır. Zamana inat, direnen ruhuma su serpmeyi bırak, bırak onu kendi haline ki, bayramlardan ne kadar zevk almaya çalışsa da zevkten ve aileden mahrum yaşamaya devam ediyor. Dışlanmışlığın verdiği ağır yara bir türlü onarılamıyor. Sevdiklerinden yediği ağır darbenin sebep olduğu yara akmaya devam ediyor… "Ben o nağmedenmüteheyyicim, Ki, yoktur ihtimali terennümüm, Ağlarım ağlatamam hissederim söyleyemem dili bağlı kalbimin ben ondan pek bizârım” Gözyaşlarımı içime atarak;
"Ruhumun hüsranı sinem-i delen bir ok’tur,
Derdimin tasvirine benim gücüm yok’tur.”
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Af Medya’ya aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazı sadece “http://www.ellekhaber.com” tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.