- Nurettin Mart'tan Belediye Başkanına Çağrı
- Kış Kapıda; Yalnız Bırakma
- Ellek Millet Bahçesi Otağı Ziyaretçilerini Bekliyor
- Ellek Belediye Başkanı Abbas Yeşildemir, hizmetlerine ara vermeden devam ediyor
- Osmaniye valisi Dr. Erdinç Yılmaz, Mahalle Muhtarları ile bir araya geldi
- Düziçi Belediye Başkanından Karne Şenliği
- Düziçi Kaymakamı Turgay İlhan, Düziçi ilçesine bağlı Köylere ziyarette bulundu
- Namaz ve Kerahat vakitleri
- Düziçi Belediyesi eski köprüyü yeniledi
Ellek'de Ne Oluyor?
Hacı Murat Ellek
hacimuratellek@hotmail.com
Ellek’de ne olsun; Her zaman ki, bildiğin gibi… Yollar hep aynı, karaca ören kavşağından dönüyorsun. Ne kadar yolları yaparsanız yapın hep aynı… İstediğin kadar sen modern olmaya çalış, yine yolcu otobüsünün içerisine, keçi ya da keçi yavrusuyla binen insanlara var… İşsizlik almış başını gidiyor yine. Memur olmak için, sabahlara kadar çalışan sahipsiz çocuklar. Tek hedefi üniversite kazanmak ya da polis veya uzman çavuş olmakla sınırlı bir hayat prangası… Tarlada çalışmayan, aylak aylak hanımını tarlaya, kendisi kumar masasına giden, erkek müsveddeleri… Kafayı arabesk müziği ve birayla bozan yeni yetme, sahipsiz gençlik.
Ellek’de ne olsun; Sensiz geçen günlerde, senden ziyade paranı çok özledik diyen babalar. Para istedi diye babasına küsen evlatlar. Dün birlikte büyüyüp, koştuğumuz, aynı lehen de yıkanıp, aynı tasta su içtiğimiz, evlenince, kadının kulu kölesi olan, cennet annenin ayakları altında sözünü unutup kadını ilahlaştıran, anne ve babasına küsen hayırlı evlat(!) bozuntusu… Türeyen bir nevzuhur nesil… Yaşanacak dünyayı da yaşanmaz hale sokmaya çalışan, ne olacağım demesi gereken yerde, oldum diyen… Kendini "update” ya da "güncellememiş” bir anne babaya sahip olarak, sabahlara kadar internet denen çirkefle, seksi travma geçiren, arabesk müziği ile de inkarın zirvesini zorlayan bir gençlik… Bütün bunları görüp de halinden memnun olan anne ve babalar… Hiçbir derdi olmadığı yerde, yerinde sakin sakin oturan "kader” denen insan yazgısını rahat bırakmayan, kader mahkumu ayaklarıyla, Allah’a isyan eden, sadece kahvede oturmayı esas kabul eden bir gençlik…
Ellek’de ne olsun; Gençlik günah deryasında yüzerken, imamlar zevk peşinde. İnsanlık adım adım sel’e kapılmış cehenneme giderken, arabasının modelini, evinin rengini düşünen, boyasını değiştirip, renk seçimi yapan imamlar… Cenabet gezen gençleri gördüğü halde, kılı kıpırdamayan, namaz kılmış ya da kılmamış umurunda olmayan sadece maaş yolları bekleyen imamlar. Benim dahi imam mı yoksa memur mu olduğu belli olmayan, görünce hazır bildiklerimi dahi unuttuğum, dün başınızı kapatın deyip, bu gün kendi kızları açık saçık gezerken, eliyle yapamadığını diliyle yapması gerektiği halde, onu da yapamıyorsa diliyle yapması, bunu da yapamıyorsa, kalbinden "buğz” etmesi gerekirken, hiçbir ağrı ya sızı hissetmeyen imamlar…. Cami cemaatini arttırması gereken yerde, mümkün mertebe azalırsa sevinirim anlayışı…
Ellek’de ne olsun; Açmısın susuzmusun diyen olmadığı gibi, halini soran dahi yok. Eski toprak derlerdi adına, yeni bitti. Ne yaparsa yapsın belediye, hiç sesini çıkarmayan bir kasaba ahalisidir, ellek’de ne oluyorun adı. Ne olursa olsun umurunda olmayan, bana değmeyen yılan bin yaşasın diyen bir ahali oldu adımız son günlerde. Belediye zam yapmış, eyvallah… Su parası fazla geldi, eyvallah… Başkan sadece üç dört kişiyle konuşuyor, eyvallah… Belediye otobüsleri kaldırdı, halkı minubüslere teslim etti, eyvallah… Minubüsler zam yaptı, eyvallah… Yeter ki, yılan bana değmesin de nereye değerse değsin, benim bir evim, bir arabam, güzel bir de maaşım var… Bana ne komşumun aç kalması ya da zor durumda olması, yeter ki, benden uzak olsun. Benim keyfim yerinde ya, başkasından bana ne…
Ellek’de ne olsun; Sensiz geçen günlerin mutluluğu içerisindeyiz. Kapı komşumuza dahi selam vermemenin mutluluğu içerisindeyiz. Dünyamızı kurtarmak için ahretimizi satma gayretleri içerisindeyiz. Gerçek doğrunun din olmayıp, doğru olarak partimizi kabul ettiğimiz, günlerin mutluluğu içerisindeyiz. Fatiha’yı okurken en az yedi yanlışımızın olduğu günlerin sevinci içerisindeyiz. Abdestsiz namazsız gezen çocuklarımızın, şu dünyada açık bahtını gördüğümüz, mezara girince bir Fatiha dahi göndermeyeceğini bilmediğimiz günlerin arefesini yaşadığımız günleri yaşamakta olduğumuzu, bilmeyecek kadar cahil olduğumuz günlerdeyiz… Kitapsız, okumasız geçen günlerdeyiz… Bir Allah var. Öldükten sonra dirilme var. Hesap verme var. Hala daha ne soruyorsun be adam…
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Af Medya’ya aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazı sadece “http://www.ellekhaber.com” tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.