Bulundugunuz sayfa: Ana Sayfa › Haberler

Ellek Cami ve Duyarsızlık!

16 October 2012 19:18 Kategori Güncel Haberler

Ellek kasabasın da, şu anda yeni bir nesil dünya sahnesine çıkmaktadır. Yani, nesil okumadığından, okumadı derken, kitap okumadan bahsediyorum. Yoksa diploma eğitiminden bahsetmiyorum. Okumuş ve diplomalı bir sürü cahil var, yeryüzünde. Yunus Emre’nin dediği gibi; "İlim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen okudun bilmedin . Bu nice okumaktır” Şiir dizelerinde anlattığı gibi. Yeni nesil pek tarihini bilmiyor, bilmediğinden dolayı da kendi tarihini, ya da tarihine yön veren insanlara da, değer ve kıymet veremiyor. Neden? Çünkü tam olarak bilmiyor ve olaylara vakıf değil.

Bu gün bu durumlara göz yumanlar, yarın yaptıklarından dolayı, kendileri de anılmak isteyeceklerdir. Fakat, böyle bir nesil’e, ön ayak olmadıklarından dolayı, kendilerine de aynı ile muamele edilecektir. Neden? Çünkü, nesline o bilinci vermediğinden dolayı, karşılık göremeyecektir. Sadece, bu gün, Ellek de insanların önünün açılması ve ileriye gitmeleri gerekirken, adeta ayaklarından geriye çekilmek istenmektedir.

Bunları neden anlatma gereksini mi duydum. Şunun için; "Bu gün Ellek kasaba, merkezinde ki büyük caminin, yıldırım sonucu minaresinin ve bazı yerlerinin hasar görmesinden dolayı. Yeniden yapılması gerekiyor ve inşaatına da, mecburiyetten başlandı.

Peki, bu cami ilk önce nasıl bu hale geldi, bunun geçmişini kaç kişi biliyor. Bugün buna sahip çıkanlar, bu camiyi ilk olarak bu hale kim ve nasıl getirdik. Birinci dereceden bunun bilinmesi gerekir. İşte bu camiyi ilk önce, maaş dahi almadan, işini gücünü bırakarak, millet kendi dünyalıklarının peşinde koşarken, o kendi işini dahi bırakarak, işte bu caminin ilk temel taşlarını atmış olan insan; "Hacı Ahmet Gök”. İşte bu camiye de bu şahsın adı verilmesinin çok daha önem ve sıralamada hak etmektedir.

Bu şahıs, bu camiyi, ilk olarak, yani halka önderlik ederek, temel taşını atarken, bir taraftan da, imamlığını yapıyor. Şimdi, siz düşünün, beş vakit namazdan dolayı, bu insan bir yere de ayrılamaz ki, gitsin kendi iaşesini(geçimini) kazansın. Tüm bunlara rağmen, camiyi inşa ediyor ve imamlığını yapıyor ölene kadar. Hiçbir şey istemiyor, ne zamana kadar… Diyanetin, imamlık için imtihan ederek hocalar tayin ettiği zaman kadar. Ondan sonra, onan imamlık maaşı veriliyor.

Fakat, gel gör ki, birileri, "Peçenek(!)” adı altında, hiçbir alakası olmadan, kendi kafasına göre, isim veriyor. Cami’nin geçmişini dahi bilmeden. Halbu ki, bu gün günümüz de, camiler dahi şahıs adıyla yaşamaktadır. Hatta, merkezde ki, camiye;” Hacı Ahmet Gök Cami” denmeli. Soylar cami değil; "Mehmet Soy Cami”, Musacıklardaki cami; "Hacı Ali Gök Cami” denirse daha kalıcı olur. Bu insanlar, bu camiyi inşa ettiler. Yerlerini verdiler. Yani "Sultan Ahmet cami, Süleymaniye, Yavuz selim camii..gibi.. Atalarımız”, "Ecdat’ımız hep bu şekilde gitmiş.. Topluluk adı olan şeyler bir gün muhakkak "mahkeme yolu” ile devre dışı kalır… İşte biz de bu şahsa saygımızdan dolayı, bu adı, bu ismi onu önemsediğimiz den dolayı vermeliyiz… Belediye dahi bunları göz önünde bulundurarak etrafa isimler vermeli.

Bu gün, ne yazık ki, dün davasına sarılanlar, bu gün dünyalarını kurmak için, gece gündüz servet elde etmek için çalışıyorlar. Sanki, mezarlarına götürecekler. Nasıl dünküler götürmedi, bu günkülerde asla götüremeyecek.. Hiç boşa uğraşmayın. …Vesselam.

Son Guncelleme: 16 Ekim 2012 19:18
  • Ziyaret: 12794
  • (Suanki Oy 1.0/5 Yildiz) Toplam Oy: 2
  • 1 6
  • Share on Twitter Share on facebook

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Af Medya’ya aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazı sadece “http://www.ellekhaber.com” tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.